İçerik
- 0.1 Erkenci kuş dizisinin enerjik ekibinin bir parçası, kostüm tasarımcısı Dilşan Selek ile mahallesi Moda’da buluştuk. Yağan yağmur, açan güneş altında vaktin nasıl geçtiğini anlamadığımız bol sohbetli, samimi bir röportaj gerçekleştirdik. İşim değil hayatım diye tanımladığı Erkenci Kuş set ortamını, Sanem’i, karakterlerin stil analizlerini, kostüm alanında ilerlemeyi düşünenler için tavsiyelerini uzun uzun konuştuk.
- 0.1.1 Birçoğumuz sizi Erkenci Kuş dizisinin kostüm tasarımları ile tanıdı. Bu işe nasıl başladınız?
- 0.1.2 Bugüne kadar hangi projelerde yer aldınız?
- 0.1.3 Erkenci Kuş dizisinin sizin için özel bir anlamı var mı?
- 0.1.4 Yeni bir projeye dahil olma süreciniz nasıl oluyor?
- 0.1.5 Bize ekibinizden bahseder misiniz?
- 0.1.6 Erkenci Kuş dizisi enerjisi çok yüksek bir dizi. Çekimler yapılırken setteki ortam nasıl oluyor?
- 0.1.7 Stilistlerin çalışma alanları içinde dizi, moda dergileri ve reklam tanıtım çekimlerindeki kostüm tasarımları var. Bu alanlarda yapılan işler arasında ne gibi farklılıklar var?
- 0.1.8 Yeni bir projeye başlarken yönetmenden ya da yapımcı tarafından kostüm ekibine karakterlerin stilleriyle ilgili bir bilgi veriliyor mu?
- 0.1.9 Dizinin yeni bölümünün yayımlanmasından ne kadar süre önce kostüm hazırlıkları yapılmaya başlanıyor?
- 0.1.10 Dizideki kostüm seçimlerinizi genel olarak nasıl yapıyorsunuz?
- 0.1.11 Genel olarak Sanem desem ne dersin? Dizi içinde dönüşüm geçiren karakterlerden biri, stilinde ne gibi farklılıklar oldu?
- 0.1.12 Polen, Deren, Leyla, Güliz, Hüma ve Ceycey de stilleriyle öne çıkan karakterlerden. Onların stil kodları neler?
- 0.1.13 Oyuncular kostümleri ilk ne zaman görüyorlar?
- 0.1.14 Set günü geldiğinde eksik bir kostümünüz olduğunu fark ettiğiniz zamanlar oldu mu?
- 0.1.15 Dizideki stilini çok beğenip de gerçek hayatına da uyarlayan oyuncular var mı?
- 0.1.16 Dizi kostümleri sosyal medyada merak ediliyor ve paylaşımlar yapılıyor. Bunu nasıl yorumluyorsunuz?
- 0.1.17 Kostüm tasarımcılığı yapmak isteyenlere ne gibi tavsiyeler verirsiniz?
- 0.1.18 Nasıl bir projenin kostüm tasarımlarını yapmak isterdiniz?
- 0.1.19 Kostüm tasarımcısı olmak özel hayatınızı nasıl etkiliyor?
- 0.1.20 İlerleyen dönemde kişisel stil danışmanlığı yapmayı düşünür müsünüz?
- 1 Share this:
Erkenci kuş dizisinin enerjik ekibinin bir parçası, kostüm tasarımcısı Dilşan Selek ile mahallesi Moda’da buluştuk. Yağan yağmur, açan güneş altında vaktin nasıl geçtiğini anlamadığımız bol sohbetli, samimi bir röportaj gerçekleştirdik. İşim değil hayatım diye tanımladığı Erkenci Kuş set ortamını, Sanem’i, karakterlerin stil analizlerini, kostüm alanında ilerlemeyi düşünenler için tavsiyelerini uzun uzun konuştuk.
Birçoğumuz sizi Erkenci Kuş dizisinin kostüm tasarımları ile tanıdı. Bu işe nasıl başladınız?
Başlarda kostüm tasarımcılığını meslek edineceğimi düşünmeden bu işe başlamıştım. Babama benzettiğim için ayrı bir hayranlık duyduğum Erdal Beşikçioğlu ile tanışmamız sonrasında sektöre girişim çok hızlı oldu. Dramaturji dersi aldım, çok fazla kaynak okuyarak ve izleyerek kendimi geliştirdim. Asistan olarak başladığım yolculukta, çok sevdiğim insanlardan oluşan kostüm ekibimi kurdum.
Bugüne kadar hangi projelerde yer aldınız?
Kendi ekibimi kurduktan sonra çalıştığım ilk proje Siyah İnci dizisiydi. Aslan Ailem dizisinin yarı sezonundan sonra kostümlerini ben hazırladım. Şimdi Erkenci Kuş dizisinde ekibim ile birlikte çalışıyoruz.
Erkenci Kuş dizisinin sizin için özel bir anlamı var mı?
Erkenci Kuş dizisinde ekip olarak prestijli bir iş ortaya çıkardığımız düşünüyorum. Bu proje daha içime sinerek ve özgürce çalıştığım, bu sebeple de benim için özel bir proje oldu. Yapım şirketimize ve yönetmenize sağladıkları imkanlar için bir teşekkür borçluyum. Dizinin başarısının getirdiği başka fırsatlar da oluyor, kamera arkasında çalışanlar merak ediliyor. Örneğin röportajımızı bu dizi vesilesiyle yapıyoruz.
Yeni bir projeye dahil olma süreciniz nasıl oluyor?
Genellikle süreç üç farklı şekilde ilerliyor. Önceki yapımlarda birlikte çalıştığınız yönetmen ile iş anlamında çok iyi anlaşıyorsanız, yönetmen gittiği projelere sizi de dahil eder. Ya da yapım şirketi daha önce birlikte çalıştığı ve memnun kaldığı kostüm ekibini yönetmene tavsiye edebilir. Diğer bir seçenek ise yapım şirketi sizinle hiç çalışmamış ama farklı bir projedeki işiniz çok ses getirmiş ve dikkatini çekmişse, size işi teklif edebilir.
Bize ekibinizden bahseder misiniz?
Ekibimde benim haricimde şef asistan ve diğer asistan arkadaşlarımız yer alıyor. Kişilerin iş tecrübesi, hangi yetilere sahip olduğu gibi konular iş katmanlarını belirliyor. Ekipteki herkesin görev dağılımı ve sorumluluğu farklı oluyor. Tüm döküm bilgisi ve iş takibi şef asistan tarafından yapılıyor ve şef’i bilgilendiriyor. Bu da demek oluyor ki en büyük sorumluluk şef asistanda. Tam yeri gelmişken söyleyeyim; şef asistanım Seda’ya ayrı bir teşekkür borçluyum. İyisiyle kötüsüyle işin her bir anında yanımda olduğu için daha güçlü hissediyorum. Bizim işimizde asistanlar çok önemlidir, asistanlar iyiyse ekip iyidir. Setin tüm yükünü ve sorumluluğunu benimle beraber aldıkları için ekibime de bin teşekkür!
Bazen gülmekten sahnelerin çekilemediği zamanlar oluyor. Ekip olarak işimizi severek yapıyoruz. Çalışma saatlerinin belirsiz olduğu bir sektördeyiz, zevk almadan bu işi yapmak çok zor olurdu.
Erkenci Kuş dizisi enerjisi çok yüksek bir dizi. Çekimler yapılırken setteki ortam nasıl oluyor?
Sette oyuncuların tümünün, genel ekibin ve yönetmenimiz Çağrı Bayrak’ın enerjisi çok yüksek. Setin içinde müzik eksik olmuyor diyebiliriz. Kendi ekibime gelecek olursam; herkes gerçekten ayrı bir karakter. Hepimiz kendisiyle barışık ve kendiyle dalga geçebilen insanlarız. Bu yüzden kendi aramızda çok eğleniyoruz. Oyuncu sabahın ilk dakikalarında sete geldiğinde önce kostüm ekibini gördüğü için karavanın iç enerjisi bence çok önemli. Ekipteki bu olumlu hava oyunculara yansıyor ve ekran başındaki izleyicilerde bunu hissediyor diye düşünüyorum.
Bazen gülmekten sahnelerin çekilemediği zamanlar oluyor. Ekip olarak işimizi severek yapıyoruz. Çalışma saatleri ve daha bir sürü bileşenin belirsiz olduğu bir sektördeyiz, zevk almadan ve sevmeden bu işi yapmak mümkün değil gibi bir şey.
Stilistlerin çalışma alanları içinde dizi, moda dergileri ve reklam tanıtım çekimlerindeki kostüm tasarımları var. Bu alanlarda yapılan işler arasında ne gibi farklılıklar var?
Dizilerde bir karakter tanımı ve senaryo vardır. Seçilen kostümler hikayeye, karakterin kişiliğine ve ekonomik düzeyine göre seçilir. Dergi moda çekimleri ve reklam çekimlerinin dinamikleri ise bambaşkadır. Dergi kapak ve moda çekimleri genellikle gösterişli kombinlerden oluşur, sadece konsepti olan bir fotoğraf karesidir. Aynı kostümü dizideki bir karaktere giydirebilmek için çok başka dinamiklere ihtiyacınız var. Fotoğraf çekimi için çok uygun olan bir kıyafet dizi için bu sebeplerle genelde uygun olmayabilir. Yapılan işlerin işleyişleri arasında farklılıklar olabilir ama sonuca baktığınızda yapılan iş aynıdır.
Kostüm seçimlerimizde hep karakter analizlerimiz üzerinden ilerletiyoruz. Dizideki her karakterin farklı özellikleri var. Dolayısıyla kostüm seçimlerinin de farklı olması gerekiyor.
Yeni bir projeye başlarken yönetmenden ya da yapımcı tarafından kostüm ekibine karakterlerin stilleriyle ilgili bir bilgi veriliyor mu?
İlk önce bize senaryo veriliyor. Bazı yönetmenler yapacağımız sunumun öncesinde hayal ettikleri karakterlerin stilleriyle ilgili brief verebiliyorlar. Ben genellikle senaryoyu okuduktan sonra düşüncelerimi stil ve karakter analizleri ile beraber yönetmene sunuyorum. Yönetmen çalışmayı olduğu gibi kabul edebilir, kendi kurmak istediği dünyaya göre ekleme çıkartmalar yapabilir ya da bambaşka bir öneri sunabilir. Ortak bir karar veriyoruz. Provalar yapıp fotoğraf çekimlerini gerçekleştiriyoruz ve sonrasında bölümler çekilmeye başlanıyor. Ana kararlar sunumda alınmış, genelde de provalarda netleşmiş oluyor.
Dizinin yeni bölümünün yayımlanmasından ne kadar süre önce kostüm hazırlıkları yapılmaya başlanıyor?
Hazırlıklarımızı bölüm içinde diğer bir bölümü -eğer senaryo geldiyse- hazırlamaya başlıyoruz. Senaryo genellikle bölüm sonunda ya da repoda bize verilmiş oluyor. Okuyup onun dökümünü yapıyoruz. Setteki kostüm kamyonunda her oyuncunun özel bir dolabı var. Devam kostümlerinin haricinde yeni ürün ihtiyaçları olduğunda kostüm dolaplarına eklemeler yapıyorum. Mesela Ceycey’in takım elbise giydiği özel bir sahne varsa gidip o takımı alıyorum. Kostüm hazırlığı için ayrıca bir iki haftamız olmuyor, süreç devam ederken hazırlıklarımızı yapıyoruz. Bu anlattıklarım dizinin ilk bölümü için geçerli değil. İlk bölüm 2-3 hafta gibi bir sürede çekiliyor. İlk bölüm çekilirken hazırlık için daha fazla vaktimiz oluyor. İlerleyen bölümlerde kararlar oturmuş oluyor ve süreç hızlanıyor.
Dizideki kostüm seçimlerinizi genel olarak nasıl yapıyorsunuz?
Kostüm seçimlerimizde hep karakter analizlerimiz, senaryodaki duygu durumları üzerinden ilerletiyoruz. Dizideki her karakterin farklı özellikleri var. Dolayısıyla kostüm seçimleri de farklı. Örneğin; Polen ve Sanem’i senaryo bize bunu vermediği sürece aynı stilde görmemiz mümkün değil. Hikayedeki her bir karakterin bence kendi içinde metaforları var. Bu metaforları bize karakterin domninantlığı, bakış açısı, neşesi ya da hüznü, daima üzerinde taşıdığı bir aksesuarı verebilir. Böylelikle bir kostümü ya da aksesuarı gördüğümde onun kimin için uygun olduğunu hemen ayırt ediyorum. Karakterlerin dizide gidecekleri mekan, yaşadıkları, oturdukları koltuğun rengi gibi parametreler de kostüm seçimlerimizi etkiliyor. Bir de dönüşüm geçiren karakterlerin stillerindeki değişimleri doğru analiz ederek, ekrana doğru yansıtmak önemli.
Genel olarak Sanem desem ne dersin? Dizi içinde dönüşüm geçiren karakterlerden biri, stilinde ne gibi farklılıklar oldu?
Sanem karakteri ve Demet Özdemir benim için gerçekten çok özel. Demet’in her şeyden önce arkadaşlığı bambaşka. Bizim avantajımız da bu oldu galiba. İşin başında Sanem karakterini ben giydirmiyordum ve işten de önce arkadaş olduk. Enerjisini söylemiyorum bile. Ona da bugüne kadar her zaman benimle olan desteği ve güzel kalbi için teşekkür etmezsem olmaz. Kostüm olarak değinirsek, değişime uğrayan karakterler her zaman iyidir. Sanem deli dolu, kuşlara aşırı ilgili, yazar olma hayali olan, bakkalda günlerini geçiren bıçkın bir mahalle kızıydı. Onun çalışma hayatına atılmasını, aşık olmasını ve 40. bölüm ile de yaşadığı hüznü tabiri caizse bir insanın dibe vuruşunu gördük. Bunları hepsi aslında bir insanın hayatını ve dolayısıyla stilini etkileyen konular. Kostüm seçimlerini de hikayedeki bu parametrelere bağlı olarak seçip, değiştirdik. Sanem enerjisi çok yüksek bir karakter, içinde eğlenmeyi çok seven bir kız çocuğu var ama bir yandan da bulunduğu ortama ayak uydurmaya çalışıyor. Bu yüzden arada kalmış, ikilemleri olan bir kadın. Kostümlerinde mahalle hayatında daha spor seçimler yaparken, çalışma hayatına girdiğinde bluz ve etekler giydirmeye başladık. Topuklu ayakkabı giymeyi sevmeyen hatta bilmeyen biriyken; bir sunum sırasında topuklu ayakkabı giydirdik ve bu da karakterin dönüşümünü destekledi. Stili aşık olmasının ve kıskançlığın da etkisiyle günden güne daha kadınsı bir görünüme sahip oldu ama çocuk yanını da kaybetmedi. Örneğin stiletto ayakkabıyı, çiçekli mini eteği birlikte kullandı. Senaryoda yazmadığı sürece onu çok kadınsı, über seksi bir tarzda görmedik.
Sanem deli dolu, kuşlara aşırı ilgili, yazar olma hayali olan, bakkalda günlerini geçiren bıçkın bir mahalle kızıydı. Onun çalışma hayatına atılmasını, aşık olmasını ve 40. bölüm ile de yaşadığı hüznü tabiri caizse bir insanın dibe vuruşunu gördük.
Tüm dengelerin değiştiğini gördüğümüz 40. bölümde ise Sanem’i şimdiye kadar gördüğümüz stilinden bambaşka bir haliyle ekrana taşıdık. Sahili olan bir çiftlikte inzivaya çekilmiş, zihinsel olarak yok olmuş, terapi görmüş, hayal kırıklıklarıyla baş etmeye çalışan, bir yandan da hayali olan yazarlığa ulaşmış, kendi iç doğasından kopmamış, en önemlisi kaçmamış; kalmış daha güçlü bir kadın artık Sanem. Tüm bu dinamikleri, karakterin 40. bölüm ve sonrasında yaşayacakları ile ilgili analizleri Demet ile beraber okuduk. Hemen aklımızda şuan gördüğünüz Sanem canlandı. Son karar olarak yönetmenimiz Çağrı Bayrak’ın düşüncesi de bizimle aynı olunca her şey hızlı ve gerçekten içimize sinerek gelişti. Kullandığımız aksesuarlara kadar hepsine anlam yükledik. Günün sonunda her bir aksesuarının karaktere hizmet ettiği, dramaturjik olarak ve aynı zamanda görsel olarak tatmin olduğumuz, doğru analiz edilmiş bir karakter ortaya çıkardık. Çok heyecanlı bir süreçti.
Bazen karakter stil dönüşümleri senaryo ile bize verilir, Sanem’in Can’ı etkilemek ve isterse herkesten daha da seksi ve ilgi çekici olabileceğini göstermek için giydiği sarı saten elbise, senaryo ile bize verilmiş bir detaydır. Eğer bu detaylar senaryoda kostüm ekibine verilmiyorsa, hikayenin gidişatındaki stil geçişlerini yakalamak, dramaturjiyi iyi analiz etmek ve akışı sağlamak önemlidir ve bize düşer.
Sanem enerjisi çok yüksek bir karakter, içinde eğlenmeyi çok seven bir kız çocuğu var ama bir yandan da bulunduğu ortama ayak uydurmaya çalışıyor. Bu yüzden arada kalmış, ikilemleri olan bir kadın.
Polen, Deren, Leyla, Güliz, Hüma ve Ceycey de stilleriyle öne çıkan karakterlerden. Onların stil kodları neler?
Polen’i dizide ilk gördüğümüzde hırsları olmayan, Can’a aşık ve onu olduğu gibi kabul etmiş bir karakterdi. İlerleyen bölümlerde Can’ın aşık olduğunda nasıl biri olduğunu görüyor kendisine aşık olmadığını anlıyor ve hırslanıyor. Saçı, makyajı, dişiliğini öne çıkaran giyim tarzı ve konuşmalarıyla Sanem’i her anlamda ezmeye çalışıyor. Kostümün karakteri desteklemesi için dişiliğin daha ön planda olduğu seçimler yaptım.
Deren daha despot ve net bir karakterken biraz daha diğerleriyle iletişim kurmaya ve yakınlaşmaya başladı. Karakter değişimini kostümlere yansıtmadık çünkü Deren duygularını dışarı belli etmeyen, kendine yer edinmeye çalışan ve hırslı birisi. Bu yüzden onda daha klas, ikonik olmayan kostümler tercih ediyorum. Deren’in anahtar parçası ispanyol paçalı pantolon. Mini etek giydirdiğimde uzun çizmeler ile görünümü dengeliyorum, bacaklara dikkat çekmek istemiyorum.
Leyla’nın stili çalışan, beyaz yakalı iş kadını tanımıyla şekilleniyor. O, hikayedeki diğer karakterlere göre daha durgun ve daha normal bir insan. Kostüm tercihlerini de daha yalın ürünlerden yana yapıyorum. Maddi durumu değişmediği sürece evde giydiği kıyafetler bile jean, tişörtten öteye geçmiyor.
Güliz yaşça diğerlerinden küçük, cıvıl cıvıl, dedikoducu ve her şeyi bilmek isteyen bir tip. Karakter olarak giyime düşkün olmayan, şirkete giderek işini öğrenmek isteyen bir karakter. Kombinlemesi en kolay parça olan elbisesini giyiyor ve çıkıyor. Takıları bile özel günler dışında aynı. mutlaka üstünde renk olmalı. Daha yaşına uygun, spor bir tip.
Hüma karakteri kendinden emin, çok plancı, kin tutan, lüksüne düşkün ve sadece kendisi gibi insanlarla görüşmek isteyen bir karakter. Onun için kostüm seçerken biraz daha iddialı parçalara yöneliyorum. Ona giydirdiğim ürünlerin markaları ya da kaliteleri önemli olmuyor, kıyafetleri çok güzel taşıyor.
Ceycey fobileri olan, kendi kıyafetlerini kendi de dikebilen, inanılmaz doğal, içi dışı bir insan. Sır tutmaktan korkmasına rağmen kendi içinde sırları var. Henüz neresi olduğunu bilmediğimiz fakat çay yerine latte içilen, mistik ve kadın egemen bir köyden geldiğini biliyoruz. Kostümleri onun rengarenk dünyasını yansıtıyor. Pantolon askıları ve küpesi var. Bu arada normalde Anıl Çelik’in kulağı da delik değil. Mıknatıslı küpe kullanıyoruz. Eğer şuan bu röportajı okuyorsa; ‘Anılcığım, canım arkadaşım lütfen kulağını benim için deldirir misin?’
Ceycey benim işin başında en heyecan duyduğum karakter oldu! ilk bölümde stilini oluştururken çok farklı duygularla çalıştım. Anıl zaten çalışmak istediğim bir isimdi. Onunda büyük etkisi oldu. Zaten kendisini tanısanız çok seversiniz! Farklı bir stil yaratıyor olmak çok güzel. Onun için ilk başlarda çok farklı bir tarz düşünülmüştü, ben kafamdaki şimdiki bildiğimiz Ceycey’i anlattım ve yönetmenimiz tarafından kabul gördü. Anıl kostümleri ilk gördüğünde ‘Bu kıyafetler benim mi? Ben şiveli konuşuyorum. Emin misin?’ diye sordu. ‘Evet senin’ dedim ve denerken aşırı eğlendik. Oyuncu her zaman kostümden etkilenir ve kostüm karakter şekillenirken oyuncuya destek olur. Bu sebeple de önemlidir. Hazırladığımız kostüm de Ceycey karakterinin oluşmasında etkili olduğunu düşünüyorum. Bazı karakterlerin stili zaman içinde daha iyi oturuyor ama Ceycey’in stili ilk denemede oturmuştu ve bizim de baya bayaaaa içimize sindi.
Mihriban, büyük bir aşk yaşamış ve hayal kırıklığıyla sonuçlanmış. Her şeyini satıp yerleştiği kocaman çiftlikte kendine ait bir dünya kurmuş. Traktör kullanıyor, kayığa biniyor, sebze yetiştirip, at biniyor! Sanem’in kitabını okuyunca onda kendini görmüş ve çiftliğinde yaşamayı teklif etmiş. Mihriban’ı orta yaşlı bohem dokuma kumaşlar giyen, tam bir toprak kadını olarak tanımlayabiliriz. Kıyafetlerini kendi de dikebilir. Tiril tiril, üstünde asla ağırlık gibi hissetmeyeceği, rahat hareket edebileceği kıyafetleri tercih eder. Saçını bile alelade toplayıp fularını bağlar çıkar. Her şeyi kendince olmalı. Kemer kullanmaz yazmasını kemer yapar. Belini sıkarsa tutar kafasına bağlar. Onda hiç bir şey fazla olmamalı. Mihriban benim için böyle bir kadın.
Bulut bizim yeni kaslı beyefendimiz. Dominant bir aileden geliyor. Harvard Üniversitesi’nde okumuş, avukat olmuş. Büyük hırsları olan zengin bir adamken, bir anda her şeyini satıp bir karavan alarak kendini doğaya adamış birisi. Her anlamda yardımsever ve toprakla uğraşmayı seviyor. Rahat bir adam. Dolayısıyla kostümlerini seçerken onun üstüne yapışacak onu rahatsız edecek bir şey olmamasına dikkat ediyoruz. Bulut kıyafetlerini ihtiyaçlarına göre değiştiren eden birisi. Gömleğinin orasını burasını kesip kendince daha iyi hissedecek bir hale getirebilir. Ya da kesip kendine bez yapabilir. İhtiyacı olabilecek şeyler zaten bel çantasında var. Fazlasını istemez.
Bu işi hayatım haline getirdiğim için tüm giydirdiğim kostümlerden keyif alıyorum ve hepsi benim için çok özel.
Mahalle halkının kıyafetlerini kostümsel anlamda daha gerçeğe yakın düşünüyorum. O tip bir yere gittiğinizde pazen ve çiçek desenlerini her yerde görürsünüz. Hırkalar, kısa topuklu botlar gibi detaylar günlük yaşamımızdaki gerçek yaşamlardan ilham alıyor.
Oyuncular kostümleri ilk ne zaman görüyorlar?
Demet Özdemir’in canlandırdığı sanem karakterinin çok fazla kostüm değişimi olduğu için bölüm başında genel bir prova alıyoruz. Onun dışında genel olarak tüm oyuncular sahneden hemen önce kıyafetlerini görüyorlar.
Oyuncu sabahın ilk dakikalarında sete geldiğinde önce kostüm ekibini gördüğü için karavanın iç enerjisi bence çok önemli. Ekipteki bu olumlu hava oyunculara yansıyor ve ekran başındaki izleyicilerde bunu hissediyor diye düşünüyorum.
Set günü geldiğinde eksik bir kostümünüz olduğunu fark ettiğiniz zamanlar oldu mu?
Genellikle olmadı. Çünkü zaten her oyuncuya işin başında dolap kuruyorum. Ama spesifik bir kostümü varsa ya da çok nadir olarak emin olduğum bir kostümün oyuncunun üzerine uymadığı zamanlar olabiliyor. O durumda acil çözüm bulmaya çalışırız. Sahne çekilene kadar vaktimiz varsa hemen çözeriz. Sahneden hemen önce bir aksilik olursa (çok nadiren başımıza geliyor) rejiye bilgisini veriyoruz, mümkün olan çözümleri reji sağlıyor. Bu şekilde birbirimize destek oluyoruz.
“Kimse sevmediği, beğenmediği ya da içinde iyi hissetmediği bir parçayla dışarı çıkmaz. Oyuncular ekran önüne çıkıyorlar. O yüzden kostümlerin içinde ne hissettikleri benim için önemli. “
Dizideki stilini çok beğenip de gerçek hayatına da uyarlayan oyuncular var mı?
Dizideki kostümünü beğenip onu alan çok oyuncu var. Onların benim gözümü beğendiğini düşünüyorum ve mutlu oluyorum. Tek başına mağazada görüp beğenmediğiniz bir ürünü onu tamamlayan kıyafetlerle birlikte gördüğünüzde hoşunuza gidiyor. Tamamen kombin oluşturmakla ilgili bir durum. Genellikle kostüm seçimlerini yaparken de oyunculara sevmedikleri bir kostümü giydirmeye çalışmam. Eğer sahne o kostümü mutlaka giymesini gerektiriyorsa o başka. Kostümün içinde rahat hissetmelerinin önemli olduğunu düşünüyorum. İçinde rahat edemedikleri bir kostümle oynamalarını çok tercih etmiyorum çünkü eğer uzun zaman giyecekse sette bizim için de zorlukları olabiliyor.
Dizi kostümleri sosyal medyada merak ediliyor ve paylaşımlar yapılıyor. Bunu nasıl yorumluyorsunuz?
Bireysel olarak açtığım ve yaptığım işleri paylaştığım bir İnstagram hesabım var. Yoğun iş temposunun arasında vakit buldukça karakterlerin stillerini paylaşıyorum. Bu platform izleyici ile bizi buluşturuyor. Paylaşımların ve mesajların çokluğu yaptığımız işin ne kadar beğenildiğini ve takip edildiğini gösteriyor. Yapıcı yorumların yanında, neyi neden yaptığımız ya da nasıl süreçlerden geçtiğimizi bilmeden yapılmış bazı olumsuz yorumlarla da karşılaşıyorum. Bunu tabii normal buluyorum çünkü tüm izleyicinin zevkine hitab eden bir işi çıkartmak mümkün değil çünkü yaptığımız iş bir zevk işi ve senaryoya göre de en doğru tercihleri yapmak durumundayız. Yalnızca bazı yorumlar var ki gerçekten can sıkıcı olabiliyor. Yaptığınız işi yeren, asla içinde en ufak saygı barındırmayan içerikli olanlar. Şunu giysin, şöyle olsun diyenler bizim bağlı olduğumuz senaryonun, analizlerin, duygu durumlarının asla farkında olmayan ve sektörle alakalı en ufak bir fikri bulunmayan insanlar. Hakaret içerikli olanları siliyorum zaten. Çünkü ülkemizde maalesef dizideki karakteri kötü diye ona küfür etme hakkını kendinde gören insanlar var. Eleştiriye açığım ama saygısızlığa, ben bilirimciliğe asla. Bu noktalara hiçbirimiz kolay gelmedik. Hepimiz belli yetilere sahip, belli bilgi birikimleri olan insanlarız ki bu işi profesyonel anlamda yapıyoruz. Hangi vücut formunun, hangi ten renginin, hangi boyun, hangi kilonun ne giymesi gerektiğini emin olun biliyoruz. Bunları bilip uygulayabildiğimiz için para kazanıyoruz zaten. Bu sebeple biraz daha ahlak çerçevesinde iletişimde kalabiliriz diye düşünüyorum.
Kostüm tasarımcılığı yapmak isteyenlere ne gibi tavsiyeler verirsiniz?
Başarının sırrı senaryoyu doğru okumaktan ve karakterleri doğru analiz etmekten geçiyor. Bu yüzden dramaturji eğitimi almalarını öneririm, ben o eğitimin çok faydasını gördüm. Onun dışında ünlü stilistleri, ünlülerin giyimlerini, güncel moda haberlerini kendi zevklerini kaybetmeden takip etmelerini öneririm. Göreceli bir iş yaptığımız için kendi gözlerini kaybetmemeleri önemli. Herkesin zevki farklı olacağı için kendilerine belirledikleri çizgiden şaşmasınlar. Yaptıklarını beğenenler olacağı gibi eleştirenler de olacaktır. Yaratılan her karakterin bir çizgisi vardır. her karakter her şeyi giymemelidir. Bazen hikayeyi destekleyen kostüm detayları vardır, onları yakalamak önemlidir.
Kostümleri hazırlarken ilham aldığınız işler var mı?
Çalıştığımız her karakter birbirinden farklı olduğu için ilham almak pek mümkün değil, ben daha çok senaryoyu okuduğumda kafamda canlanan stili yaratmak istiyorum.
Bir filmi izlememin sebebi ancak o işin aynısını yapmamak olabilir. Sektördeki işleri ilham amacıyla değilde, ne yapıldığında nasıl bir iş çıktığını görmek amacıyla inceleyerek izlerim. Mesela sektörde kanal rengi diye bir konu var. Kırmızı olan bir kıyafet çekimler düzenlendikten sonra ekranda bordo görünebilir.
Nasıl bir projenin kostüm tasarımlarını yapmak isterdiniz?
Tüm kostümleri çizip diktirebileceğim bir yapımda yer almak isterim. Öyle bir iş ki satın alarak bulamayacağımız kostümlerden bir iş çıkartalım, düşünüp karar verip, çizelim, dikelim. Kostümsel anlamda her detayına biz karar verelim isterim. Bazen çalıştığım işlerde de yeni ve farklı bir karakterin diziye girdiği ve tasarım kostümlere ihtiyaç duyduğu zamanlar oluyor. O zaman kostümleri özel olarak diktiriyoruz. Yapım şirketimiz bize bu imkanı ve desteği sağlıyor. Dizilerde özel dikim konusu bütçesel bir meseledir ama sinema filmleri için bu dediğim daha mümkün olabilir. Bazen bir karakter için kafamda öyle bir şey canlanıyor ki öyle bir ürünü hazır alamam, yok çünkü biliyorum. o zaman diyorum ki dikelim. Yapım şirketimiz bize bu ekipmanı ve bütçeyi imkanı sağlıyor.
Kostüm tasarımcısı olmak özel hayatınızı nasıl etkiliyor?
İşimden dolayı tüm markalara ve ürünlerine aşinayım. Sokağa çıktığımda herkesin üstünde ne var, nereden ve ne kadara almış biliyorum. Tabii ki hoş bir durum değil ama mesleki deformasyon diyelim. Mesleğe asistan olarak başladığımda ters dönmüş kapüşon, yakası kaymış bluz, yanda duran kolye gibi detayları oyuncuları üzerinde sürekli düzeltirdim. Bu detaylar özel hayatımda, sokakta yürürken de beni hala rahatsız eder.
İlerleyen dönemde kişisel stil danışmanlığı yapmayı düşünür müsünüz?
Tabiki neden olmasın. Bazen dizi setinde oyuncu akşama davete katılacağını, onu giydirmemi istediğini söylüyor ve onu geceye hazırlıyorum. . Kişisel stil danışmanlığında danışanlarla birebir çalışma fırsatınız oluyor, arkadaş oluyorsunuz ve birbirinizi daha iyi anlamaya başlıyorsunuz. Çalışma sürecinin daha özgür ve keyifli olacağını düşünüyorum.